-
bak bu beni sigara içmeye zorluyor. hayır beğendiğimden değil, bu aptallığın beğenildiğinden.
"sonra dersin ki ;
neden bu kadar çok sigara içersin ?
içerim işte…
ben yazmayı pek bilmem dünya güzeli
sadece geceler ışığı kovalarken
gelir aklıma birkaç kelime.
şafak söker ben hala oturduğum yerde sayıklarım baş harfini,
bazı bazı dem tutar kirpiklerim,
dans eder damlalarla,
bir türkünün ezgisi gibi temizlenir gözbebeklerim…
garip gelir akşamlara kadar başını beklediğim günler,
sen okulda istikbalini gözlerken,
ben dışarda hapis beklerim bulutlarla başbaşayken…
çok düşünürdüm o vakitleri.
saçların omuzlarına elbise olduğu zamanlar hani.
inadına topladığın halde,
çok da güzel gelirdin gözlerime.
öyle ya;
türkü gibiydi saçların,
türkü gibiydi gözlerin…
sen bakmaya doyamazdın ben türkülermi söylerken ,
her yazdığımı sana dinletirdim.
bilmezdim ben nerde ne koyulacak…
virgülle noktayı hep sevgili zannederdim,
biri kaybolurken öteki yok olacak.
ben yazar hüzünlenirken,
sen ayır su kelimeleri derdin.
ulan imlanın sırasımı derken,
sen karalayıverirdin…
şimdilerde daha çok karalar oldum hatalarımı geldikçe aklıma…
sonra dersin ki ;
neden bu kadar çok sigara içersin?
içerim işte…
çünkü, küfür sevmezdim ben ama,
babam öğretti sayıp savurmayı.
o da sevmezdi zaten,
hayırsız olmasaydı evladı.
yoruldum dünya güzeli,
yoruldum bahar sabahım,
yoruldum da ota boka kızdıkça,
babamı hatırlayacağım…
ama söz veriyorum,
verdiğim sözleri sözlükten bakıp yazacağım.
ben yazmayı pek bilmem dünya güzeli,
zaten yazsam da anlamazsın,
canım sıkıldımı karalarım,
ona da oturup iki damla gözyaşı akıtırsın…
sonra dersin ki;
neden bu kadar çok sigara içersin?
içerim işte…" -
CIGARAYI ATTIM DENİZE
Şimdi bir güvercinin uçuşunu bölüyoruz
Gökyüzünün o meşhur maviliğinde
Uzun saçlı iri memeli kadınlarıyla
Bir akdeniz şehri çıkabilir içinde
Alıp yaracak olsa yüreğini
Şimdi bir güvercinin
Şimdi sen tam çağındasın yanına varılacak
Önünde durulacak tam elinden tutulacak
Hangi bir elinden güzelim hangi bir
Bir elinde kızlığın duruyor garip huysuz
Öbür elinde yetişkin bir günışığı
Daha öbür elinde de kilometrelerce hürlük
Çalışan insanlar için akşamlara kadar
Toz duman içinde
Bir elinde de boyuna ekmek kesiyorsun
Biz eskiden de en aşağı böyleydik senlen
Bir bulut geçiyorsa onu görürdük
Bir minarenin keyfine diyecek yoksa onu
Bir adam boyuna yoksulluk ediyorsa onu
Ne zaman hürlüğün barışın sevginin aşkına
Bir cıgara atmışsak denize
Sabaha kadar yandı durdu
1954
Cemal SÜREYA
(Üvercinka)
Kaynak.